4 Ekim 2011 Salı

Çocuk İstismarının Bilinmeyen Şekilleri -1

Yıl Sonu Gösterileri

Kafamda ilk ampul, kızımın yıl sonu gösterilerinden birinin bir gece öncesinde yandı: Şöyle dedi kızım: "Anne, lütfen erken yatır beni. Yarın çok işim var. Giyineceğim, soyunacağım, giyineceğim, soyunacağım, giyineceğim, soyunacağım...

Haklıyıdı. Çünkü ertesi gün, önce korodo şarkı söyledi, sonra sadece kendi sınıf arkadaşlarıyla türkü söyledi, ardından pisi pisilerini ve tütüsünü giyip  bale yaptı, folklor oynadı, (ne yazık ki onu folklor kıyafetlerinden dolayı seçemedim, kocamla o mu, şu mu derken gösterisi bitmişti bile) koro kıyafetlerini giyip ritm grubunda davul çaldı, komando ruhlu beden eğitimi öğretmeni refakatinde kafasında bandana yatan dört çocuğun üzerinden takla attı, arada satrançta gösterdiği üstün başarıdan dolayı madalya aldı, finali de yüzü masmavi ve kuyruklu kostümüyle doğayı korumak isteyen Avatar olarak yaptı. Hem de İngilizce!

Tüm gösteri boyunca veliler ara ara kaçıp sigara, çay, kahve molası verirken o kulisten hiç ayrılmayarak altı saat geçirdi.

Pazar akşamı da ateşlendi. Ne sürpriz...

Son iki aydır sürekli prova yapıyordu ve öğretmenlerin performans kaygısının altında ezilip duruyordu.

Velilerin ihtirasları, öğretmenlerin sidik yarıştırmaları ve kurumun bir sonraki senenin kayıt kotası üçgeninde; olan bu çocuklara mı oluyordu acaba?

Veli -  Eeee, o kadar para verdik, gidelim de bizim Dahisu'nun gösterisini izleyelim. ( Bu aklıevvel, işinibilir veli tüm gösteri boyunca kamera kaydı yapacağından kendi çıplak gözleriyle Dahisu'yu izleyemeyecek, ancak başkasının çocuğunun yıl sonu gösterisini izlemekten son derece sıkılacak olan komşularıyla yaptığı kaydı yani aslı değil sureti izleyecektir.

Öğretmen - "Broadway'de bir müzikal sahneye koymalıydım ben ama kader beni buraya savurdu. Seneye sözleşmenin de yenilenmesi lazım. En ilginç, en süper gösteriyi ben hazırlamalıyım. Dahisu önüne bak, kime diyorum ben, yanlış yerde duruyorsun."

Kurum sahibi - Babası , annesi ne kadar da tatlıydı değil mi Dahisu? Beğendiniz değil mi? Çok güzel bir gösteriydi değil mi?

Aklı başında bir insan çocuğunu neden okula gönderir? Biraz olsun işine sahip çıkan bir öğretmen işinin yeni tanımının artık veli odaklı olduğunu fark edip buna biraz olsun dur demez mi? Vicdanlı bir kurum sahibi veli/müşterilerden önce öğretmenlerini dinlemeyi, ticarethane değil okul sahibi olduğunu hatırlamayı dener mi?

Bu soruların ve cevapların içi çoktan boşalmış görünüyor.

Tembel liselinin son gece yazılıya çalışması misali, gösteriye bir ay kala  el birliğiyle çocuklar üzerindeki baskının vitesi arttırılıyor. Bunun adına duygusal ve hatta ekonomik çocuk istismarı denilebileceğinin farkına varansa pek yok.

Çocukları görmeyi, onları izlemeyi seversek aslında onların her gün bize yeni bir gösteri yaptığının farkına varabilir miyiz? Ne dersiniz?



                                                               YORGUN RÜYA

Bir sonraki yazı. Çocuk istismarının Bilinmeyen Şekilleri -2: Bebek bezi reklamları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder